DEVAM: 27- HACERİ (-İ
ESVED'İ) İSTİLAM (YANİ ÖPMEK VEYA EL SÜRMEK SÜRETİYLE ZİYARET ETMEK) BABI
حدّثنا
أَحْمَدُ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ السَّرْحِ
الْمِصْرِيُّ.
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
بْنُ وَهْبٍ.
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ عَنِ
ابْنِ
شِهَابٍ. عَنْ
سَالِمِ بْنِ
عَبْدِ
اللهِ، عَنْ
أَبِيهِ؛
قَالَ: لَمْ
يَكُنْ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
يَسْتَلِمُ
مِنْ
أَرْكَانِ
الْبَيْتِ إِلاَّ
الرُّكْنَ
الأَسْوَدَ،
وَالَّذِي يَليِهِ
مِنْ نَحْوِ
دُورِ
الْجُمَحِيِّينَ.
Sâlim'in babası
(İbn-i Ömer) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) Ka'be'nin köşelerinden yalnız siyah köşeyi (yâni Hacer-i Esved'in
bulunduğu köşeyi) ve Cumhîlerin evlerinin tarafından o köşeyi tâkib eden köşeyi
(yâni Rükn-i Yemânîyi) istilâm ederdi (mübarek elini sürerdi.)
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisini Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi rivayet
etmişlerdir.
Hadiste geçen
"UsayU" kelimesi "Asla"ın tasğir ismidir, aslacık demektir.
Asla': Başının saçları dökülmüş kimse demektir. Ömer (r.a.)'ın başının saçları
döküldüğü için ravi Abdullah onu bu sözcük le vasıflandırmıştır.
Ömer (r.a.)
Hacer-i Esved'e: "Sen ne zarar verirsin ne de yarar sağlarsm" derken
onun bir taş parçası olması hasebiyle haddi zatında ve Allah Teala'nın izni olmaksızın
kimseye zarar veya yarar sağlayamayacağını ifade etmek istemiştir. Maksad bu
olunca Hacer-i Esved'in ziyaretçileri lehinde kıyamet günü şahidlik etmesine
dair İbn-i Abbas (r.a.)'ın 2944 nolu hadisine aykın olmaz. Ömer (r.a.)'ın bu
sözü söylemesinin sebebi hakkında Tekmile yazarı şu bilgiyi verir: O devrin
insanları müslüman olmadan önce putlara tapagelmişlerdi. İslamiyet'in nuruyla
aydınlandıktan sonra putları terk etmişlerdi. Ömer (r.a.) Hacer-i Esved' i
öpmenin veya el sürmek suretiyle ziyaret etmenin taşlara bir nevi ibadet
samIması endişesini duyduğu için cahil halkın böyle bir zanna kapılmamalarım ve
halkın uyarılmasını istemiştir. Çünkü cahiliyet devrinde halk taşlara
taparlardı. Ömer (r.a.) bu sözleriyle halka şunu ilan etmek istemiştir: Bu taşı
bizatihi zarar veya yarar sağladığı için değil, sırf Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e
uymak üzere öpüyorum. Ömer (r.a.) bu sözleriyle şuna da işaret ediyor: Hikmeti
bizce bilinmeyen dini meselelerde Şari-i Hakim olan Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e
ittiba etmek, O'na uymak ve talimatlarına tam manasıyla teslim olmak en doğru
ve en güzel davranıştır.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ:
1. Hacer-i
Esved 'i öpmek sünnettir. İzdiham dolayısıyla öpemeyen kimselerin ona elini
sürmesi ve elini öpmesi meşrüdur. Şayet elini de süremezse onun hizasına
geldiği zaman ona yönelip tekbir getirmesi meşrüdur. Tirmizi bu hadisi rivayet
ettikten sonra: Bu hadis hasen - sahihtir. İlim ehlinin ameli bununladır.
Alimler Hacer-i Esved 'i öpmeyi, bu mümkün olmadığı takdirde elsürüp, sürülen
eli öpmeyi, el sürmek de mümkün olmadığı takdirde onun hizasına gelindiği zaman
ona yönelip tekbir getirmeyi müstahab saymışlardır, der.
2. Hikmet ve
sebebIeri bilinemeyen ve çözülemeyen dini konularda sünnet'e, yani Resül-i
Ekrem (s.a.v.)'in yoluna uymak vacibtir. Peygamber (s.a.v.)'in uygulaması,
sözleri ve diğer sünneti bizatihi huccet ve delildir. Şunu da belirteyim:
Peygamber (s.a.v.)'in Hacer-i Esved' i öpmesi, onun hakkının yüceliğini ilan ve
bildirmek içindir. Cenab-ı Hak bazı günleri, geceleri ve ayları diğer
zamanlardan üstün kıldığı, bazı yerleri ve beldeleri diğer yerlerden faziletli
saydığı gibi bazı taşları da diğerlerinden üstün kılmıştır.
İbn-i Abbas
(r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Darimi, Ahmed, Hakim, İbn-i Huzeyme ve İbn-i Hibban
da rivayet etmişlerdir. Bu hadiste Hacer-i Esved'in, ziyaretçileri lehinde
şahidlik etmesi için kıyamet günü gören iki gözü ve konuşan dili olduğu halde
mahşerde hazır bulunacağını bildirir. Allah Teala cansızlara can vermek
kudretine sahibtir. Bunda zerre kadar şüphemiz yoktur. Yüce Rabbimiz çamurdan
Adem (a.s.)'ı ve bir damla sudan insan denilen en mükemmel varlığı yarattığı
gibi dilediği zaman taşa görme ve konuşma kabiliyetini ihsan edebiiir. Gücü her
şeye yeter. Zaten gücü her şeye yetmeyen bir varlık, aciz ve noksan sayılır.
Allah ise her nevi aciz ve noksanlıktan pak ve nezihtir.
Bu
hadistegeçen; "Bi hakkin" sözcüğü "İstilam"a bağlanabilir.
Hakkıyla istilam, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Hacer-i Esved 'e el
sürmek demektir. EI-Lemat'ta böyle yorumlanmıştır. Bu takdirde "Hak"
kelimesiyle yüce İslam dininin kasdedilmesi ihtimali de vardır. Buna göre mana
şöyle olur. İslam dinine mensub olarak Hacer-i Esved'e el süren ...
Hakkıyla
istilam ifadesiyle şu mana da kasdediImiş olabilir: Allah'a itaat ve Resulüne
uymak üzere ona el sürmek.
Bi Hakk'ın
sözcüğünün şehadet'e bağlanması da mümkündür. Bu takdirde ifade edilen mana
şöyle olur: Hacer-i . Esved, el sürmek suretiyle ziyaret edenleri için bir hak
ve sevabın varlığı yolunda şahidlik edecektir.
Tuhfe yazarı bu
hadisin şerhinde özetle şu bilgiyi verir: "Hadiste anılan şahidlik hakiki
manaya yorumlanır. Çünkü Allah Teala cansız varlıklara görme ve konuşma
kabiliyetini vermeye muktedirdir. Çünkü bütün cisimler mahiyet itibariyle
birbirine benzerler. Birisinde olabilen değişiklik diğeri için de mümkündür.
Fakat kalbinde felsefe hastaliğı bulunan bazı kimseler bu hadisi tevil ederek,
bundan maksad, Hacer-i Esved'i Ziyaret edenlerin ecir ve sevablarının tahakkuk
etmesi ve çalışmasının boşa gitmemesinin bildirilmesidir, demişlerdir. Beyzavi
de: Birinci yorum mümkün olmakla beraber ikinciyorumun kasdedilmesi zannı daha
kuvvetlidir, demiştir. Onun bu sözü hayret vericidir. Fakat şaşmamak gerekir.
Çünkü kendisi gerek tefsirde gerekse hadislerin şerhinde felsefe yoluna gitmiştir."
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın 2945. hadisi Zevaid nevindendir. Tekmile yazarının beyanına göre el-
Hakim de bunu sahih bir senedIe rivayet etmiştir. Bu hadiste Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in mübarek dudaklarını Hacer-i Esved'in üzerine bırakıp uzun süre
ağladığı ve ziyareti tamamlayıp döndüğü zaman mer
(r.a.) 'i orada görünce: "Ya Ömer! Göz yaşlan burada dökülür,"
buyurduğu bildirilmektedir. Orada ağlamak ve Allah'a olan iştiyaktan, ya da
üstün takva. ve haya etmekten ileri gelir.
Bu hadis
Hacer-i Esved'i öpmenin ve öperken uzun sürece ağlamanın meşrüluğunu delaJet
eder. Nevevi: Cumhur'a göre Hacer-i Esved' in ziyaretine giden mü'min'in önce
elini sürmesi, sonra öpmesi, daha sonra alnını onun üzerine bırakması
müstehabtır. Alnın onun üzerine bırakılması müstehablığı Cumhürun mezhebidir.
İbnü'l-Münzir bu hükmü İbn-i Abbas. Ömer. Tavüs, Şafii ve Ahmed'den rivayet
etmiş ve kendisinin de bu görüşte olduğunu beyan etmiştir. Fakat Mal i k,
alimlerden aynlarak alnı Hacer-i Esved'in üzerine koymanın bid'at olduğunu söylemiştir,
diye bilgi verir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın 2946. hadisi Tirmizi hariç, Kütüb-i Sitte yazarlan tarafından rivayet
edilmiştir. Bu hadise göre ResüU Ekrem (s.a.v.) Ka'be'nin f'Rükn-i Yemani"
denilen köşesini de istilam etmiş, yani mübarek elini sürmüştür.
Küp şekline
benzeyen Ka'be-i Muazzama'nın dört kÖşt;sibulunur. Hacer-i Esved' in bulunduğu
köşe Ka'be'nin güney doğusunda, Rükn-i Yemani, onun güney hatısında, Rükn-i
Şami, onun kuzey batısında ve Rükn-i Iraki de onun kuzey doğusundadır. İlk iki
köşeyi Yemani rükünler ve diğer iki köşeye Şami rükünler de denilir.
Ka'be-i
Muazzama'nın yüksekliği 15 metredir. Kuzey cephesinin genişliği 10 metreye
yakındır. Güney cephesindeki ise 10,25 metredir. Batı cephesinin genişliği
12,15 metredir. Doğu cephesinin genişliği ise II ,IS metredir. Ka'be kapısının
eşiğinin yerden yüksekliği de 2 metre kadardır.
HADİSİN FıKıH
YÖNÜ:
1. Hacer-i
Esved'in bulunduğu köşeyi ve Rükn-i Yemani'yi istilam etmek sünnettir.
2. Rükn-i
Iraki'yi ve Rürlm-İ Şami'yi istilam etmek ise meşrü değildir. Bu iki köşe ne
öpüIür, ne de el sürülür.
Bunun hikmeti
hakkında alimler şöyle demişlerdir: Hacer-i Esved'in bulunduğu köşede iki
fazilet vardır: Bu köşede Hacer-i Esved' in bulunması ve bu köşenin ibrahim
(a.s.)'in attığı temel üzerinde oluşu. Rükn-i Yemani'deki fazilet ise bu
l\:öşenin İbrahim (Aleyhisselam)'ın attığı temel üzerinde oluşudur. Ka'be'nin
diğer iki köşesinde ise anılan fazilet yoktur. Çünkü o iki köşe hizasında
bulunan ve Hicr-i ismail ismi verilen yay şeldindeki duvarla çevrili bölgenin
bir kısmı Ka'be'dendir. Bu itibarla İbrahim (a.s.)'ın attığı temelin bu cepheye
ait köşeleri mevcut köşelerin dışında ve ilerisinde kalmıştır. Hicr-i İsmail'e
ait gerekli bilgi inşaallah 31. ba,bta rivayet edilen 2955. hadis bölümünde verilecektir.
HACER-İ ESVED'İ
ÖPMEK, İSTİLAM ETMEK VE RÜKN-İ YEMANİ'Yİ İSTİLAM ETMEK HAKKINDAKİ DÖRT MEZHEBİN
GÖRÜŞLERİ
1. Hanefi
mezhebine göre Hacer-i Esved'i öpmek ve ona el sürmek sünnettir. Bunlar mümkün
olmadığı takdirdebaston gibi bir şeyi ona sürüp o şeyi öpmek sünnettir. Şayet
bir şeyi sürmek de mümk4n olmazsa ziyaretçi Hacer-i Esved'in karşısında durup
ellerini havaya kaldırır ve ellerinin ayasını ona çevirir, tekbir getirir ve
varid olan malum duayı okur. Bu son şık müstehabtır. Rükn-i Yemani'yi istilam
etmek, yani el sürme!\: süretiyle ziyaret etmek ise müstehabtır, sünnet
değildir.
2. Şafii
mezhebine göre Hacer-i Esved 'i öpmek ve el sürmek süretiyle ziyaret etmek
sünnettir. Bu mümkün olmadığı takdirde baston gibi bir şeyi ona sürmek ve sürülen
şeyi öpmek sünnettir. Bu da mümkün olmadığı takdirde onun karşısında durulup
elle işaret edilir. Bu esnada besmele çekilip tekbir getirilir ve malum dua
okunur. Rükn-i Yemani'ye el sürmek ve sürülen eli öpmek sünnettir.
3. Hanbeli
mezhebine göre Hacer-i Esved'i öpmek ve el sürmek sünnettir. Bu mümkün olmadığı
takdirde ona doğru durup elle işaret etmek sünnettir. Rükn-i Yemani'ye el
sürmek de sünnettir. Ondan alınan bir rivayete göre sürülen eli öpmek de
sünnettir.
4. Maliki mezhebine
göre Hacer-i Esved'i tekbir getirerek öpmek sür:nettir. Bu mümkün olmadığı
takdirde ona el sürüp, eli öpmek sünnettir. El sürmek de mümkün olmadığı
takdirde herhangi bir şeyi sürüp o şeyi öpmek sünnettir. Bu da mümkün olmazsa
karşısında durulup tekbir getirilir. Rükn-İ Yemani'ye el sürmek sonra eli öpmek
sünnettir.
Ka'be-i
Muazzama'nın diğer iki köşesi öpülmez ve el sürülmez. Alimlerin cumhurunun
görüşü böyledir. Ömer bin el-Hattab, İbn-i Abbas, Hanefi, Şafii, Maliki ve
Hanbeli mezhebIerine mensub alimler, böyle hükmedenIerdendir. Allah cümlesinden
razı olsun.
Muaviye,
Abdullah bin Zübeyr, Cabir bin Zeyd, Urve bin Zübeyr, Süveyd bin Cafeie ise: Bu
köşelere de el sürülür, demişlerdir. Onlar Ka'be'nin hiç bir tarafı ihmal
edilmez, demişlerdir. Fakat bu hadis onların görüşleri aleyhine bir delildir.
Anılan köşelere el sürmemek Ka'be-i Muazzama'yı ihmal etmek sayılmaz. Çünkü
Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu iki köşeyi istilam etmemiştir. O'nun yolu izlenir.
Eğer bu iki köşeye el sürmemek ihmal sayılırsa Ka'be'nin köşeleri arasında
kalan duvarlarına el sürmemek de bir ihmal sayılırdı. Halbuki hiç bir ilim
adamı bunu ihmal telakki etmemiştir.