SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 2946 >>

DEVAM: 27- HACERİ (-İ ESVED'İ) İSTİLAM (YANİ ÖPMEK VEYA EL SÜRMEK SÜRETİYLE ZİYARET ETMEK) BABI

 

حدّثنا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ الْمِصْرِيُّ. حدّثنا عَبْدُ اللهِ بْنُ وَهْبٍ. أَخْبَرَنِي يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ. عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللهِ، عَنْ أَبِيهِ؛ قَالَ: لَمْ يَكُنْ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَسْتَلِمُ مِنْ أَرْكَانِ الْبَيْتِ إِلاَّ الرُّكْنَ الأَسْوَدَ، وَالَّذِي يَليِهِ مِنْ نَحْوِ دُورِ الْجُمَحِيِّينَ.

 

Sâlim'in babası (İbn-i Ömer) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ka'be'nin köşelerinden yalnız siyah köşeyi (yâni Hacer-i Esved'in bulunduğu köşeyi) ve Cumhîlerin evlerinin tarafından o köşeyi tâkib eden köşeyi (yâni Rükn-i Yemânîyi) istilâm ederdi (mübarek elini sürerdi.)

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisini Kütüb-i Sitte sahibIerinin hepsi rivayet etmişlerdir.

Hadiste geçen "UsayU" kelimesi "Asla"ın tasğir ismidir, aslacık demektir. Asla': Başının saçları dökülmüş kimse demektir. Ömer (r.a.)'ın başının saçları döküldüğü için ravi Abdullah onu bu sözcük le vasıflandırmıştır.

 

Ömer (r.a.) Hacer-i Esved'e: "Sen ne zarar verirsin ne de yarar sağlarsm" derken onun bir taş parçası olması hasebiyle haddi zatında ve Allah Teala'nın izni olmaksızın kimseye zarar veya yarar sağlayamayacağını ifade etmek istemiştir. Maksad bu olunca Hacer-i Esved'in ziyaretçileri lehinde kıyamet günü şahidlik etmesine dair İbn-i Abbas (r.a.)'ın 2944 nolu hadisine aykın olmaz. Ömer (r.a.)'ın bu sözü söylemesinin sebebi hakkında Tekmile yazarı şu bilgiyi verir: O devrin insanları müslüman olmadan önce putlara tapagelmişlerdi. İslamiyet'in nuruyla aydınlandıktan sonra putları terk etmişlerdi. Ömer (r.a.) Hacer-i Esved' i öpmenin veya el sürmek suretiyle ziyaret etmenin taşlara bir nevi ibadet samIması endişesini duyduğu için cahil halkın böyle bir zanna kapılmamalarım ve halkın uyarılmasını istemiştir. Çünkü cahiliyet devrinde halk taşlara taparlardı. Ömer (r.a.) bu sözleriyle halka şunu ilan etmek istemiştir: Bu taşı bizatihi zarar veya yarar sağladığı için değil, sırf Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e uymak üzere öpüyorum. Ömer (r.a.) bu sözleriyle şuna da işaret ediyor: Hikmeti bizce bilinmeyen dini meselelerde Şari-i Hakim olan Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e ittiba etmek, O'na uymak ve talimatlarına tam manasıyla teslim olmak en doğru ve en güzel davranıştır.

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ:

 

1. Hacer-i Esved 'i öpmek sünnettir. İzdiham dolayısıyla öpemeyen kimselerin ona elini sürmesi ve elini öpmesi meşrüdur. Şayet elini de süremezse onun hizasına geldiği zaman ona yönelip tekbir getirmesi meşrüdur. Tirmizi bu hadisi rivayet ettikten sonra: Bu hadis hasen - sahihtir. İlim ehlinin ameli bununladır. Alimler Hacer-i Esved 'i öpmeyi, bu mümkün olmadığı takdirde elsürüp, sürülen eli öpmeyi, el sürmek de mümkün olmadığı takdirde onun hizasına gelindiği zaman ona yönelip tekbir getirmeyi müstahab saymışlardır, der.

 

2. Hikmet ve sebebIeri bilinemeyen ve çözülemeyen dini konularda sünnet'e, yani Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in yoluna uymak vacibtir. Peygamber (s.a.v.)'in uygulaması, sözleri ve diğer sünneti bizatihi huccet ve delildir. Şunu da belirteyim: Peygamber (s.a.v.)'in Hacer-i Esved' i öpmesi, onun hakkının yüceliğini ilan ve bildirmek içindir. Cenab-ı Hak bazı günleri, geceleri ve ayları diğer zamanlardan üstün kıldığı, bazı yerleri ve beldeleri diğer yerlerden faziletli saydığı gibi bazı taşları da diğerlerinden üstün kılmıştır.

İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Darimi, Ahmed, Hakim, İbn-i Huzeyme ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. Bu hadiste Hacer-i Esved'in, ziyaretçileri lehinde şahidlik etmesi için kıyamet günü gören iki gözü ve konuşan dili olduğu halde mahşerde hazır bulunacağını bildirir. Allah Teala cansızlara can vermek kudretine sahibtir. Bunda zerre kadar şüphemiz yoktur. Yüce Rabbimiz çamurdan Adem (a.s.)'ı ve bir damla sudan insan denilen en mükemmel varlığı yarattığı gibi dilediği zaman taşa görme ve konuşma kabiliyetini ihsan edebiiir. Gücü her şeye yeter. Zaten gücü her şeye yetmeyen bir varlık, aciz ve noksan sayılır. Allah ise her nevi aciz ve noksanlıktan pak ve nezihtir.

 

Bu hadistegeçen; "Bi hakkin" sözcüğü "İstilam"a bağlanabilir. Hakkıyla istilam, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Hacer-i Esved 'e el sürmek demektir. EI-Lemat'ta böyle yorumlanmıştır. Bu takdirde "Hak" kelimesiyle yüce İslam dininin kasdedilmesi ihtimali de vardır. Buna göre mana şöyle olur. İslam dinine mensub olarak Hacer-i Esved'e el süren ...

Hakkıyla istilam ifadesiyle şu mana da kasdediImiş olabilir: Allah'a itaat ve Resulüne uymak üzere ona el sürmek.

 

Bi Hakk'ın sözcüğünün şehadet'e bağlanması da mümkündür. Bu takdirde ifade edilen mana şöyle olur: Hacer-i . Esved, el sürmek suretiyle ziyaret edenleri için bir hak ve sevabın varlığı yolunda şahidlik edecektir.

 

Tuhfe yazarı bu hadisin şerhinde özetle şu bilgiyi verir: "Hadiste anılan şahidlik hakiki manaya yorumlanır. Çünkü Allah Teala cansız varlıklara görme ve konuşma kabiliyetini vermeye muktedirdir. Çünkü bütün cisimler mahiyet itibariyle birbirine benzerler. Birisinde olabilen değişiklik diğeri için de mümkündür. Fakat kalbinde felsefe hastaliğı bulunan bazı kimseler bu hadisi tevil ederek, bundan maksad, Hacer-i Esved'i Ziyaret edenlerin ecir ve sevablarının tahakkuk etmesi ve çalışmasının boşa gitmemesinin bildirilmesidir, demişlerdir. Beyzavi de: Birinci yorum mümkün olmakla beraber ikinciyorumun kasdedilmesi zannı daha kuvvetlidir, demiştir. Onun bu sözü hayret vericidir. Fakat şaşmamak gerekir. Çünkü kendisi gerek tefsirde gerekse hadislerin şerhinde felsefe yoluna gitmiştir."

 

İbn-i Ömer (r.a.)'ın 2945. hadisi Zevaid nevindendir. Tekmile yazarının beyanına göre el- Hakim de bunu sahih bir senedIe rivayet etmiştir. Bu hadiste Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in mübarek dudaklarını Hacer-i Esved'in üzerine bırakıp uzun süre ağladığı ve ziyareti tamamlayıp döndüğü zaman         mer (r.a.) 'i orada görünce: "Ya Ömer! Göz yaşlan burada dökülür," buyurduğu bildirilmektedir. Orada ağlamak ve Allah'a olan iştiyaktan, ya da üstün takva. ve haya etmekten ileri gelir.

 

Bu hadis Hacer-i Esved'i öpmenin ve öperken uzun sürece ağlamanın meşrüluğunu delaJet eder. Nevevi: Cumhur'a göre Hacer-i Esved' in ziyaretine giden mü'min'in önce elini sürmesi, sonra öpmesi, daha sonra alnını onun üzerine bırakması müstehabtır. Alnın onun üzerine bırakılması müstehablığı Cumhürun mezhebidir. İbnü'l-Münzir bu hükmü İbn-i Abbas. Ömer. Tavüs, Şafii ve Ahmed'den rivayet etmiş ve kendisinin de bu görüşte olduğunu beyan etmiştir. Fakat Mal i k, alimlerden aynlarak alnı Hacer-i Esved'in üzerine koymanın bid'at olduğunu söylemiştir, diye bilgi verir.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'ın 2946. hadisi Tirmizi hariç, Kütüb-i Sitte yazarlan tarafından rivayet edilmiştir. Bu hadise göre ResüU Ekrem (s.a.v.) Ka'be'nin f'Rükn-i Yemani" denilen köşesini de istilam etmiş, yani mübarek elini sürmüştür.

 

Küp şekline benzeyen Ka'be-i Muazzama'nın dört kÖşt;sibulunur. Hacer-i Esved' in bulunduğu köşe Ka'be'nin güney doğusunda, Rükn-i Yemani, onun güney hatısında, Rükn-i Şami, onun kuzey batısında ve Rükn-i Iraki de onun kuzey doğusundadır. İlk iki köşeyi Yemani rükünler ve diğer iki köşeye Şami rükünler de denilir.

 

Ka'be-i Muazzama'nın yüksekliği 15 metredir. Kuzey cephesinin genişliği 10 metreye yakındır. Güney cephesindeki ise 10,25 metredir. Batı cephesinin genişliği 12,15 metredir. Doğu cephesinin genişliği ise II ,IS metredir. Ka'be kapısının eşiğinin yerden yüksekliği de 2 metre kadardır.

 

HADİSİN FıKıH YÖNÜ:

 

1. Hacer-i Esved'in bulunduğu köşeyi ve Rükn-i Yemani'yi istilam etmek sünnettir.

2. Rükn-i Iraki'yi ve Rürlm-İ Şami'yi istilam etmek ise meşrü değildir. Bu iki köşe ne öpüIür, ne de el sürülür.

 

Bunun hikmeti hakkında alimler şöyle demişlerdir: Hacer-i Esved'in bulunduğu köşede iki fazilet vardır: Bu köşede Hacer-i Esved' in bulunması ve bu köşenin ibrahim (a.s.)'in attığı temel üzerinde oluşu. Rükn-i Yemani'deki fazilet ise bu l\:öşenin İbrahim (Aleyhisselam)'ın attığı temel üzerinde oluşudur. Ka'be'nin diğer iki köşesinde ise anılan fazilet yoktur. Çünkü o iki köşe hizasında bulunan ve Hicr-i ismail ismi verilen yay şeldindeki duvarla çevrili bölgenin bir kısmı Ka'be'dendir. Bu itibarla İbrahim (a.s.)'ın attığı temelin bu cepheye ait köşeleri mevcut köşelerin dışında ve ilerisinde kalmıştır. Hicr-i İsmail'e ait gerekli bilgi inşaallah 31. ba,bta rivayet edilen 2955. hadis bölümünde verilecektir.

 

HACER-İ ESVED'İ ÖPMEK, İSTİLAM ETMEK VE RÜKN-İ YEMANİ'Yİ İSTİLAM ETMEK HAKKINDAKİ DÖRT MEZHEBİN GÖRÜŞLERİ

 

1. Hanefi mezhebine göre Hacer-i Esved'i öpmek ve ona el sürmek sünnettir. Bunlar mümkün olmadığı takdirdebaston gibi bir şeyi ona sürüp o şeyi öpmek sünnettir. Şayet bir şeyi sürmek de mümk4n olmazsa ziyaretçi Hacer-i Esved'in karşısında durup ellerini havaya kaldırır ve ellerinin ayasını ona çevirir, tekbir getirir ve varid olan malum duayı okur. Bu son şık müstehabtır. Rükn-i Yemani'yi istilam etmek, yani el sürme!\: süretiyle ziyaret etmek ise müstehabtır, sünnet değildir.

 

2. Şafii mezhebine göre Hacer-i Esved 'i öpmek ve el sürmek süretiyle ziyaret etmek sünnettir. Bu mümkün olmadığı takdirde baston gibi bir şeyi ona sürmek ve sürülen şeyi öpmek sünnettir. Bu da mümkün olmadığı takdirde onun karşısında durulup elle işaret edilir. Bu esnada besmele çekilip tekbir getirilir ve malum dua okunur. Rükn-i Yemani'ye el sürmek ve sürülen eli öpmek sünnettir.

 

3. Hanbeli mezhebine göre Hacer-i Esved'i öpmek ve el sürmek sünnettir. Bu mümkün olmadığı takdirde ona doğru durup elle işaret etmek sünnettir. Rükn-i Yemani'ye el sürmek de sünnettir. Ondan alınan bir rivayete göre sürülen eli öpmek de sünnettir.

 

4. Maliki mezhebine göre Hacer-i Esved'i tekbir getirerek öpmek sür:nettir. Bu mümkün olmadığı takdirde ona el sürüp, eli öpmek sünnettir. El sürmek de mümkün olmadığı takdirde herhangi bir şeyi sürüp o şeyi öpmek sünnettir. Bu da mümkün olmazsa karşısında durulup tekbir getirilir. Rükn-İ Yemani'ye el sürmek sonra eli öpmek sünnettir.

Ka'be-i Muazzama'nın diğer iki köşesi öpülmez ve el sürülmez. Alimlerin cumhurunun görüşü böyledir. Ömer bin el-Hattab, İbn-i Abbas, Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhebIerine mensub alimler, böyle hükmedenIerdendir. Allah cümlesinden razı olsun.

Muaviye, Abdullah bin Zübeyr, Cabir bin Zeyd, Urve bin Zübeyr, Süveyd bin Cafeie ise: Bu köşelere de el sürülür, demişlerdir. Onlar Ka'be'nin hiç bir tarafı ihmal edilmez, demişlerdir. Fakat bu hadis onların görüşleri aleyhine bir delildir. Anılan köşelere el sürmemek Ka'be-i Muazzama'yı ihmal etmek sayılmaz. Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu iki köşeyi istilam etmemiştir. O'nun yolu izlenir. Eğer bu iki köşeye el sürmemek ihmal sayılırsa Ka'be'nin köşeleri arasında kalan duvarlarına el sürmemek de bir ihmal sayılırdı. Halbuki hiç bir ilim adamı bunu ihmal telakki etmemiştir.